Cinsel Bölgeler
Kadınların cinsel coşkuları ağır ağır artar. Başlangıçta hafif temas, okşama ve öpüşme cinsel heyecanın uyandırılması için en uygun yöntemlerdir. Sevişmenin başında erkeğin, kadının temel erojen bölgelerini (cinsel organ ve göğüsler) değil, ikincil olanları (yüzü, boynu, kolları, sırtı, belkemiğini ve tabii kalçaları) uyarması daha doğru olur!
Dudaklar
Sevdiğiniz kişinin dudaklarına kondurduğunuz minik bir öpücük bazı zamanlar dünyalara bedel olabilir. Hele bir Fransız öpücüğü sizi unutulmaz kılacaktır.
Eller
Eller vücudun en hassas yerlerindendir. Sevgilinizin ellerine yapacağınız bir masaj onun bütün stresini alacak ve rahatlamasına yardımcı olacaktır. Sevgilinizin parmaklarını dudaklarınız üzerinde gezdirerek onu tahrik bile edebilirsiniz. Onun parmaklarını kendi vücudunuzda gezdirerek hem kendi duygularınızı hem de onunkileri harakete geçirebilirsiniz.
Boyun
Sevgilinizin boynunu öpmeyi, hatta yumuşakça ısırmayı hiç denediniz mi? Denemediyseniz hemen bir vampir harekatına geçin ve sevgilinizin boynuna doğru yönelin, bakalım neler oluyor!
Saç Dipleri
Sevgilinizin saçlarını yumuşak dokunuşlarla ensesinden yukarıya doğru hafifçe okşamayı sakın ihmal etmeyin!
Karın
Karın ve cinsel organ arasında kalan bölge oldukça hassastır. Bu bölgeye yumuşak el masajları yaparsanız sevgiliniz üzerinize saldırmamak için kendisini zor tutacaktır. Krem kullanırsanız el hareketlerinizi daha da yumuşatabilirsiniz. Masajdan sonra göbek deliğine de küçük bir öpücük kondurmayı unutmayın!
Kulaklar
Kulaklar sadece duymaya yarar sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Kulaklara kondurulan ateşli bir Fransız öpücüğü sevgilinize unutulmaz birkaç saniye yaşatacaktır.
Ayak Bilekleri
Çoğu insanın cinsellikte pas geçtiği bölgelerden biri de ayak bilekleridir. Ayak parmaklarına ve bileklere uygulayacağınız rahatlatıcı bir masajla sevgilinizi kolayca baştan çıkarabilirsiniz.
Sırt
Boyundan başlayan dokunuşları yavaş haraketlerle kürek kemiğine doğru kaydırarak önce sevgilinizi rahatlatın. Bu sırada yanaklarına da öpücükler kondurarak onu iyice uçurabilirsiniz. Daha sonra göğüs kafesine doğru ilerlettiğiniz ellerinizle ona öldürücü darbeyi vurun.
6 Eylül 2007 Perşembe
KADIN lar Cinsel Bölgeler
Etiketler:
akalın,
akarım,
alini allah,
amcık,
amerika,
Cinsel Bölgeler,
jaya,
kadın amı,
kalın konu,
kaya,
okul,
sırf ınat
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
Bu başlık altında toplanan hastalıklar iki insan arasında oluşan cinsel nitelikli yakın temasla bulaşan mikrobik (bakteri, virüs, parazitlere bağlı) hastalıklardır. Önceleri zührevi hastalıklar olarak anılan bu hastalıkların bir kısmı yanlızca genital bölgede belirtilere neden olurken (kadında vajinal akıntı, erkekte üretradan akıntı, heriki cinste genital bölgede ülser gibi), diğer bir kısmı tüm vücudu etkileyen genel belirtilere neden olurlar (frengi, hepatit B ve AIDS gibi).
Bu hastalıkların bir kısmı için en önemli bulaşma yolu iki insanın cinsel nitelikli yakın teması iken (genital siğil, herpes simpleks, vajinit gibi), diğer bir kısım hastalıklar cinsel yolla bulaşmaya ek olarak kan yoluyla (AIDS ve hepatit B'nin virüsü taşıyan kanın nakledilmesiyle bulaşması gibi, anneden bebeğine henüz doğmadan frengi bulaşması gibi) ve cinsel ilişki dışındaki yakın temasla da bulaşabilmektedir (anneden bebeğine doğum esnasında ya da doğum sonrasında emzirme ve bakım esnasında bulaşan genital siğil, herpes simpleks ve hepatit B gibi, aile içinde günlük yaşam koşullarının paylaşılması sonucu bulaşan hepatit B gibi).
Bu gruptaki hastalıkların bulaşması için heteroseksüel ilişki (kadın-erkek cinsel ilişkisi) koşul olmadığı gibi, bulaşma için gerçek cinsel ilişki olmaksızın enfeksiyonu taşıyan birinin genital bölgesiyle yakın temas bile hastalığı almak için yeterli olabilmektedir (genital siğil gibi). Cinsel yolla bulaşan hastalıklar tüm diğer bulaşıcı hastalıklar gibi bildirimi zorunlu hastalıklar grubunda yeralırlar.
Aşağıda anlatılacak hastalıkların çoğu için cinsel ilişki dışında da çeşitli bulaşma yolları mevcuttur. Bu yüzden bu hastalıklardan birine yakalanan kişinin partnerini, ya da partnerin hastalığa yakalanan kişiyi sadakatsizlikle itham etmesi haksızlık olabilir. Dahası CYBH'larda görülen belirtiler başka hastalıklarda da görülebilir ve yanlızca belirtilere dayanarak, tanı konmadan karşı tarafı suçlamak anlamsızdır.
Cinsel yolla bulaşan bir hastalığı olan kişinin hastalığın varolduğu zaman dilimi içinde ilişkide bulunduğu kişilere durumu bildirmesi ve bu kişilerin de kontrolden geçmeleri için uyarıda bulunması; tedavi bitene kadar, doktorun belirlediği süre içerisinde hiçbir cinsel aktivitede bulunmaması ya da doktorun izniyle prezervatif koruyuculuğu altında ilişkide bulunması partner(ler)ine ve topluma karşı en önemli sorumluluğudur.
CYBH başlığı altında toplanan hastalıklar
Gonore ve klamidyalara bağlı jinekolojik enfeksiyonlar: Gonore ve klamidya adı verilen iki ayrı bakteri türü, taşıyıcı erkekten kadına cinsel temasla bulaşarak kadının genital organlarında yaygın bir enfeksiyona yolaçabilmektedir. Pelvik enfeksiyon (Pelvic Inflammatory Disease-PID) adı verilen bu durum fallop tüplerinde tıkanmaya ve pelvis organlarında yapışıklıklara yolaçabilmekte, dahası yaygınlaştığında hayatı tehdid eden bir hastalık tablosu oluşturabilmektedir.
Erkeklerde "belsoğukluğu" adı verilen hastalıktan sorumlu gonore ve yine erkeklerde üretra (idrar boşaltım kanalının son kısmı) enfeksiyonlarına neden olan klamidya sıklıkla belirti vermeden bulunmakta, bazı durumlarda sperm ileten kanallarda daralmalara yolaçarak kısırlık nedeni olabilmektedir. Kadınlarda da tüplerin tıkanması ve genital organlarda oluşan tıkanıklıklar kısırlığa ve dış gebelik riskinin artmasına neden olmaktadır. Kadınlarda tüplerin tıkalı olması en önemli kısırlık nedenlerinden biridir ve en önemli nedeni cinsel yolla bulaşan bakterilere bağlı olarak gelişmiş pelvik enfeksiyonlardır. Kadında pelvik enfeksiyonlar belirtisiz seyredebileceği gibi sıklıkla akıntı ve kasıkağrısı şeklinde belirti verirler. Kadınların bu belirtiler konusunda duyarlı olmaları ve erken tedavi şanslarını yitirmemek için doktora başvurmaları önemlidir. Bu muayene kasıkağrısı ve akıntının pelvik enfeksiyona bağlı olup olmadığının saptanmasında ve erken tedavisinde önemlidir.
Genital ülser hastalıkları: Bu grupta yeralan hastalıklar cinsel yolla bulaşan ve erkek ve kadında genital bölgede ülser (yara şeklindeki lezyon) oluşumuyla belirti veren hastalıklardır. Bu grupta en sık Herpes Simpleks enfeksiyonu (genital "uçuk" hastalığı) ve sifiliz (frengi) görülür. Diğer genital ülser hastalıkları nispeten daha ender görülür (şankroid, lenfogranuloma venereum ve granuloma inguinale). Genital bölgede ülser behçet hastalığı, kanser, ilaç allerjisi gibi nedenlere bağlı olarak da görülebilir.
Herpes simpleks enfeksiyonu (genital bölgede "uçuk" hastalığı): Dudaklarda ve dudak çevresinde görülen uçuğa benzer lezyonların çok sayıda ve gruplaşmalar şeklinde ve çok daha şiddetli belirtilerle genital bölgede ortaya çıkmasıdır. Dudak uçuğuna yolaçan Tip 1 Herpes Simpleks virüsü (HSV 1) tarafından oluşturulabileceği gibi daha sık olarak cinsel temasla geçen HSV 2 tarafından oluşturulur.
Virüs bir kez vücuda yerleştiğinde belli dönemlerde tekrarlayıcı enfeksiyonlara yolaçar. İlk enfeksiyon oldukça ağrılı ve kaşıntılıyken, ikinci ve sonraki enfeksiyonlarda daha hafif belirtiler gözlenir.
Bu enfeksiyonun kadın açısından en önemli özelliği gebelik döneminin sonlarında ortaya çıktığında doğum kanalından bebeğe bulaşarak bebeğin hayatını tehdideden enfeksiyonlara yolaçma riski olması ve bu nedenle sezeryan ile doğum gerektirebilmesidir.
Sifiliz (frengi): Sifiliz etkeni olan bakteri (Treponema Pallidum) vücuda ilk girdiğinde kendini şankr adı verilen düzgün kenarlı ağrısız bir genital ülser şeklinde gösterir. Bu dönem hastalığın tedavisi için en uygun dönemdir. Tedavi edilmezse bu ülser 6-8 haftada kendiliğinden kaybolur ancak hastalık ilerlemeye devam eder ve belli bir süre sonra kendini çeşitli cilt döküntüleri, iç organ bozukluklarıyla gösterebilir. Bu dönemde de tedavi edilmezse bu belirtiler 4-12 hafta gibi bir zamanda kaybolur ve hastalık "iyileşmiş" izlenimi verir. Ancak belirtisiz geçen yaklaşık bir on yılın ardından hastalık kendini ciddi kalp-damar hastalıkları, nörolojik hasarlar ve diğer iç organ tutulmalarıyla gösterir.
Hastalığın her dönemde tedavisi mümkün olmakla beraber, ne kadar erken tedavi edilirse sekel ve organlarda kalıcı bozukluk bırakma riski o kadar düşer.
Kadınlar açısından sifilizin diğer önemli bir yönü erken gebelik döneminde hastalığa yakalanıldığında enfeksiyonun plasenta yoluyla bebeğe bulaşma ve doğacak olan bebekte çok ciddi anomalilere yolaçabilme riskidir.
Genital kondilomlar (genital siğiller): Human papilloma virus (HPV) adı verilen virüsün cinsel temasla genital bölgeye yerleşmesi sonucu oluşan değişik sayı ve büyüklükte kitlelerdir. Virüs vücuda yerleştiğinde zaman zaman tekrarlayıcı enfeksiyonlara ve yeni kitlelerin oluşmasına neden olur. Kadında erkeğe göre daha sık belirti verir. Kitleler mikroskopla tanınabilecek kadar ufak olabilecekleri gibi, çok sayıda kitlenin yanyana gelmesiyle adeta karnıbaharı andıran bir şekil alabilirler. HPV olağanüstü bulaşıcı bir virüstür ve gerçek cinsel birleşme olmaksızın yanlızca genital bölgelerin yakın teması ve hatta umumi tuvaletlerden bile bulaşabilir.
Kondilomların tedavisinde kitlelerin cerrahi yöntemle çıkarılması, koter yardımıyla yakılması ya da kriyoterapiyle dondurulması, ya da krem şeklindeki çeşitli ilaçlarla "eritilmesi" yöntemlerinden biri ya da birkaçı beraberce uygulanabilir. Burada amaç görünen lezyonların tümüyle ortadan kaldırılarak kitlelerin tekrar oluşma riskinin ve bulaştırıcılığın azaltılmasıdır. Ancak ne kadar iyi uygulanırsa uygulansın hiç bir tedavi yöntemi virüsü vücuttan tam olarak uzaklaştırmada etkili değildir.
Kondilomlara bağlı ortaya çıkan estetik problemler dışında HPV'nin en önemli özelliği virüsün bazı alttiplerinin kanserojen (kanser yapıcı) özelllikler taşımasıdır. HPV'nin çok sayıda alttipi arasından kondilom yapan Tip 6 ve Tip 11 dışında çoğu alttipin kanserojen özelliği vardır. Kanserojen özelliği olan alttipler genellikle kondilom yapmadan sessiz bir şekilde vücuda girerler ve hücrelerde kanserojen etkilerini başlatırlar. Bu virüsleri taşıyan erkeklerde penis kanseri oluşma riski, kadınlarda da serviks (rahimağzı) kanseri oluşma riski artmıştır.
En sık enfeksiyon yapan alttipler kanserojen etkileri olmayan ve daha çok kitle oluşumu şeklinde belirti veren 6 ve 11 tipleri olmasına karşın HPV tanısı konmuş bir bireyde diğer alttiplerin de sessiz bir şekilde bulunma riski yüksektir. Bu yüzden bu enfeksiyonu taşıyan erkeklerin üroloji uzmanlarının tavsiyesine göre hareket etmelerini, kadınların ise yıllık pap-smear incelemesine ek olarak serviksin mikroskop altında incelenmesine olanak veren kolposkopik incelemeden de geçmelerini uygun buluyoruz.
AIDS: Acquired Immune Deficiency Syndrome kelimelerinin başharflerinden oluşturulmuş bir kelimedir. "Edinilmiş İmmun yetmezlik sendromu" adı verilen bu hastalık HIV (Human Immune Deficiency Virus) adı verilen virüsün cinsel ilişki, virüsü taşıyan kanın nakledilmesi, virüsü taşıyan bir hastanın vücut salgılarıyla temas ile (cinsel ilişki olmadan intim (cinsel içerikli) öpüşme, hastane personelinin yeterli önlem almaksızın virüsü taşıyan kişiye tıbbi bakım hizmeti vermesi gibi) vücuda giren virüsün temel hedefi bağışıklık sistemidir. Bu sistemi zayıflatarak veya etkisiz hale getirerek çeşitli fırsatçı enfeksiyonların ve belli kanser türlerinin ortaya çıkmasına neden olur. İlk temastan kanda virüsün saptanmasına kadar geçen süre 6 ay kadar uzun, ilk belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre ise 10 yıl kadar uzun olabilir.
Günümüzde AIDS hastalarının tam olarak şifaya kavuşmaları mümkün olmamakla beraber virüsün yayılmasını kısmen durduran, fırsatçı enfeksiyonların tedavisinde başarıyla uygulanan çok sayıda ilaç yardımıyla AIDS hastalarının yaşam süreleri artmaktadır. AIDS aşısı çalışmaları da hızla devam etmektedir.
Hepatit B ("B tipi sarılık"): Bu hastalık da cinsel yolla ve aileiçi yakın temasla bulaşabilen bir virüs hastalığıdır. Bir aile bireyinde enfeksiyon ya da taşıyıcılık saptandığında, başta eş olmak üzere diğer aile bireyleri de risk altındadır ve gerekli tetkikler yapıldıktan sonra aşılanmalıdır. Günümüzde bebeklere ve diğer duyarlı bireylere rutin olarak Hepatit B aşısı uygulanmaktadır. Çok yakın bir gelecekte bu uygulamalarla dünya üzerinden Hepatit B hastalığının aynen çiçek hastalığı gibi tümüyle kalkacağını varsayabiliriz.
Vajinitler: Kadında oluşan vajinit kendini kötü kokulu, kirli renkte, köpüklü, bazen peynir kesiği şeklinde olabilen akıntıyla birlikte, kaşıntı, idrar yaparken yanma, ilişkiden sonra kanama şeklinde belli eder. Vajinitlerin tek oluşma yolu cinsel ilişkiyle bulaşma değildir. Mantarlara bağlı vajinitler gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, kontrolsüz kalmış şeker hastalığı gibi etkenlere bağlı olarak oluşabilirler. Trikomonaslara bağlı vajinitler de yine hijyenik olmayan koşullardan (umumi tuvaletler, havuzlar, ortak iç çamaşırı kullanımı) bulaşabilir.
Uretrit: Uretra, yani idrar boşaltım sisteminin mesaneden sonraki kısmı, CYBH'nin erkeklerde en sık belirti verdiği organdır. Uretrit adı verilen bu tabloda idrar yapma dışındaki zamanlarda akıntı olur. Bu akıntının da en sık nedeni gonore adı verilen bakteriye bağlı gelişen belsoğukluğudur. Gonore dışında klamidyalar ve diğer bazı bakteri türleri de uretrit nedeni olabilirler. Uretrit kadında da sık görülen bir hastalık olmasına karşın, sıklıkla genital sistemin diğer kısımlarında (serviks, fallop tüpleri gibi) oluşan enfeksiyonların seyrinde yeralır ve uretradan oluşan akıntı sıklıkla vajinal akıntıyla beraber olduğundan dikkat çekmeyebilir.
Bir kişide CYBH grubunda yeralan hastalıklardan biri saptandığında, diğer bir hastalığın da beraberce bulunma olasılığı önemli derecede artar. Bu yüzden bu kişilerin aynı gruptaki diğer hastalıklar yönünden de incelemelere tabi tutulması uygun olur.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan Korunma
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), özellikle nüfusu kalabalık olan şehirlerde daha önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çok çeşitli şehirlerden ve hatta ülkelerden, çeşitli kültürlerden gelen insanların fazlaca yaşadığı yerlerde elbette kaçınılmaz olarak bu tür hastalıklar daha fazla görülür.
Korunma yollarına girmeden önce bu hastalıkların çok kısa bir özetini yapmakta fayda var:
CYBH başlığı altında toplanan hastalıklar hayatı tehdid eden hastalıklar olabileceği gibi (AIDS ve Hepatit B gibi); hayati tehlikesi olmayan ancak kalıcı hasarlar bırakabilen hastalıklar (erkekte ve kadında kısırlığa neden olan enfeksiyonlar, özellikle kadında kalıcı ağrılar ve diğer jinekolojik belirtilere yolaçan enfeksiyonlar) şeklinde; ya da enfeksiyon süresince çok çeşitli belirtilere yolaçan, kişiyi rahatsız eden ve daha sonra giderek hafifleyen seyir izleyecek şekilde olabilir (kadında vajinit ve bazı sistit türleri gibi).
CYBH'ler kadının anatomik özellikleri nedeniyle erkekten kadına daha kolay bulaşırlar. Hayatı tehdid eden enfeksiyonlar hariç, diğerleri genellikle kadınlarda daha kolay kalıcı hasar bırakırlar ve daha şiddetli belirtilere neden olurlar. CYBH'lerin önemli bir kısmı kronik seyirlidir, yani bir kez bulaştıktan sonra hiçbir belirti vermese de vücutta enfeksiyon etmeni yaşamaya devam eder. CYBH'ler arasında virüslere bağlı oluşanlar için henüz kesin etkili bir tedavi şekli geliştirilememiştir.
Tüm bu özellikleri nedeniyle CYBH'ler önemli bir sağlık sorunudur ve bu konuda bilgisi olmayanları daha kolay "vurur".
Korunma
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bireysel düzeyde korunmanın en etkili yolu hastalık riski taşıyan şüpheli kişilerle (hayat kadınları, hayat kadınlarıyla birlikte olduğu bilinen kişiler, çok sayıda partneri olan ya da olmuş kişiler) ilişkiye girmekten kaçınmaktır.
Ancak unutulmamalıdır ki bariz olarak şüpheli olmayan biriyle beraber olunduğunda da hastalık bulaşabilir. O yüzden ikinci basamak, hakkında bilgi sahibi olunmayan bir kişiyle, ne kadar "temiz" görünürse görünsün, ilişkide prezervatif kullanmaktır.
Prezervatifler arasında lateks yapılı olan ve spermisit içerenler tercih edilmelidir (spermisitlerin aynı zamanda mikroorganizmaları etkisiz hale getirebilme özellikleri de bulunmaktadır). Prezervatif bir kez kullanılmalı ve ilişki sonrası çıkartıldıktan sonra poşete koyularak atılmalı ve eller sabunlu suyla yıkanmalıdır.
Prezervatif kullanımı yıllar boyu erkeklerin tekelinde ve inisiyatifinde kalmıştır. Son yıllarda ise kadınların kullanımına uygun olarak geliştirilen prezervatifler Amerika'da ve bazı Avrupa ülkelerinde kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemize de girmiş olan bu ürünlerin çok yakında yaygın olarak kullanılacağını düşünüyorum.
Ne kadar etkili korunma olursa olsun cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından herkes risk altındadır. Bu hastalıkların çoğunda erken tanı ve tedavi hem kişinin sağlığının tekrar oluşturulması, hem de hastalığın daha çok bulaşmasının engellenmesi açısından önemlidir. Her bireyin CYBH grubunda yeralan hastalıkların genel belirtilerini bilmesi ve aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlası olduğunda çekinmeden doktora başvurması önemlidir.
Bu hastalıkların bir kısmı için en önemli bulaşma yolu iki insanın cinsel nitelikli yakın teması iken (genital siğil, herpes simpleks, vajinit gibi), diğer bir kısım hastalıklar cinsel yolla bulaşmaya ek olarak kan yoluyla (AIDS ve hepatit B'nin virüsü taşıyan kanın nakledilmesiyle bulaşması gibi, anneden bebeğine henüz doğmadan frengi bulaşması gibi) ve cinsel ilişki dışındaki yakın temasla da bulaşabilmektedir (anneden bebeğine doğum esnasında ya da doğum sonrasında emzirme ve bakım esnasında bulaşan genital siğil, herpes simpleks ve hepatit B gibi, aile içinde günlük yaşam koşullarının paylaşılması sonucu bulaşan hepatit B gibi).
Bu gruptaki hastalıkların bulaşması için heteroseksüel ilişki (kadın-erkek cinsel ilişkisi) koşul olmadığı gibi, bulaşma için gerçek cinsel ilişki olmaksızın enfeksiyonu taşıyan birinin genital bölgesiyle yakın temas bile hastalığı almak için yeterli olabilmektedir (genital siğil gibi). Cinsel yolla bulaşan hastalıklar tüm diğer bulaşıcı hastalıklar gibi bildirimi zorunlu hastalıklar grubunda yeralırlar.
Aşağıda anlatılacak hastalıkların çoğu için cinsel ilişki dışında da çeşitli bulaşma yolları mevcuttur. Bu yüzden bu hastalıklardan birine yakalanan kişinin partnerini, ya da partnerin hastalığa yakalanan kişiyi sadakatsizlikle itham etmesi haksızlık olabilir. Dahası CYBH'larda görülen belirtiler başka hastalıklarda da görülebilir ve yanlızca belirtilere dayanarak, tanı konmadan karşı tarafı suçlamak anlamsızdır.
Cinsel yolla bulaşan bir hastalığı olan kişinin hastalığın varolduğu zaman dilimi içinde ilişkide bulunduğu kişilere durumu bildirmesi ve bu kişilerin de kontrolden geçmeleri için uyarıda bulunması; tedavi bitene kadar, doktorun belirlediği süre içerisinde hiçbir cinsel aktivitede bulunmaması ya da doktorun izniyle prezervatif koruyuculuğu altında ilişkide bulunması partner(ler)ine ve topluma karşı en önemli sorumluluğudur.
CYBH başlığı altında toplanan hastalıklar
Gonore ve klamidyalara bağlı jinekolojik enfeksiyonlar: Gonore ve klamidya adı verilen iki ayrı bakteri türü, taşıyıcı erkekten kadına cinsel temasla bulaşarak kadının genital organlarında yaygın bir enfeksiyona yolaçabilmektedir. Pelvik enfeksiyon (Pelvic Inflammatory Disease-PID) adı verilen bu durum fallop tüplerinde tıkanmaya ve pelvis organlarında yapışıklıklara yolaçabilmekte, dahası yaygınlaştığında hayatı tehdid eden bir hastalık tablosu oluşturabilmektedir.
Erkeklerde "belsoğukluğu" adı verilen hastalıktan sorumlu gonore ve yine erkeklerde üretra (idrar boşaltım kanalının son kısmı) enfeksiyonlarına neden olan klamidya sıklıkla belirti vermeden bulunmakta, bazı durumlarda sperm ileten kanallarda daralmalara yolaçarak kısırlık nedeni olabilmektedir. Kadınlarda da tüplerin tıkanması ve genital organlarda oluşan tıkanıklıklar kısırlığa ve dış gebelik riskinin artmasına neden olmaktadır. Kadınlarda tüplerin tıkalı olması en önemli kısırlık nedenlerinden biridir ve en önemli nedeni cinsel yolla bulaşan bakterilere bağlı olarak gelişmiş pelvik enfeksiyonlardır. Kadında pelvik enfeksiyonlar belirtisiz seyredebileceği gibi sıklıkla akıntı ve kasıkağrısı şeklinde belirti verirler. Kadınların bu belirtiler konusunda duyarlı olmaları ve erken tedavi şanslarını yitirmemek için doktora başvurmaları önemlidir. Bu muayene kasıkağrısı ve akıntının pelvik enfeksiyona bağlı olup olmadığının saptanmasında ve erken tedavisinde önemlidir.
Genital ülser hastalıkları: Bu grupta yeralan hastalıklar cinsel yolla bulaşan ve erkek ve kadında genital bölgede ülser (yara şeklindeki lezyon) oluşumuyla belirti veren hastalıklardır. Bu grupta en sık Herpes Simpleks enfeksiyonu (genital "uçuk" hastalığı) ve sifiliz (frengi) görülür. Diğer genital ülser hastalıkları nispeten daha ender görülür (şankroid, lenfogranuloma venereum ve granuloma inguinale). Genital bölgede ülser behçet hastalığı, kanser, ilaç allerjisi gibi nedenlere bağlı olarak da görülebilir.
Herpes simpleks enfeksiyonu (genital bölgede "uçuk" hastalığı): Dudaklarda ve dudak çevresinde görülen uçuğa benzer lezyonların çok sayıda ve gruplaşmalar şeklinde ve çok daha şiddetli belirtilerle genital bölgede ortaya çıkmasıdır. Dudak uçuğuna yolaçan Tip 1 Herpes Simpleks virüsü (HSV 1) tarafından oluşturulabileceği gibi daha sık olarak cinsel temasla geçen HSV 2 tarafından oluşturulur.
Virüs bir kez vücuda yerleştiğinde belli dönemlerde tekrarlayıcı enfeksiyonlara yolaçar. İlk enfeksiyon oldukça ağrılı ve kaşıntılıyken, ikinci ve sonraki enfeksiyonlarda daha hafif belirtiler gözlenir.
Bu enfeksiyonun kadın açısından en önemli özelliği gebelik döneminin sonlarında ortaya çıktığında doğum kanalından bebeğe bulaşarak bebeğin hayatını tehdideden enfeksiyonlara yolaçma riski olması ve bu nedenle sezeryan ile doğum gerektirebilmesidir.
Sifiliz (frengi): Sifiliz etkeni olan bakteri (Treponema Pallidum) vücuda ilk girdiğinde kendini şankr adı verilen düzgün kenarlı ağrısız bir genital ülser şeklinde gösterir. Bu dönem hastalığın tedavisi için en uygun dönemdir. Tedavi edilmezse bu ülser 6-8 haftada kendiliğinden kaybolur ancak hastalık ilerlemeye devam eder ve belli bir süre sonra kendini çeşitli cilt döküntüleri, iç organ bozukluklarıyla gösterebilir. Bu dönemde de tedavi edilmezse bu belirtiler 4-12 hafta gibi bir zamanda kaybolur ve hastalık "iyileşmiş" izlenimi verir. Ancak belirtisiz geçen yaklaşık bir on yılın ardından hastalık kendini ciddi kalp-damar hastalıkları, nörolojik hasarlar ve diğer iç organ tutulmalarıyla gösterir.
Hastalığın her dönemde tedavisi mümkün olmakla beraber, ne kadar erken tedavi edilirse sekel ve organlarda kalıcı bozukluk bırakma riski o kadar düşer.
Kadınlar açısından sifilizin diğer önemli bir yönü erken gebelik döneminde hastalığa yakalanıldığında enfeksiyonun plasenta yoluyla bebeğe bulaşma ve doğacak olan bebekte çok ciddi anomalilere yolaçabilme riskidir.
Genital kondilomlar (genital siğiller): Human papilloma virus (HPV) adı verilen virüsün cinsel temasla genital bölgeye yerleşmesi sonucu oluşan değişik sayı ve büyüklükte kitlelerdir. Virüs vücuda yerleştiğinde zaman zaman tekrarlayıcı enfeksiyonlara ve yeni kitlelerin oluşmasına neden olur. Kadında erkeğe göre daha sık belirti verir. Kitleler mikroskopla tanınabilecek kadar ufak olabilecekleri gibi, çok sayıda kitlenin yanyana gelmesiyle adeta karnıbaharı andıran bir şekil alabilirler. HPV olağanüstü bulaşıcı bir virüstür ve gerçek cinsel birleşme olmaksızın yanlızca genital bölgelerin yakın teması ve hatta umumi tuvaletlerden bile bulaşabilir.
Kondilomların tedavisinde kitlelerin cerrahi yöntemle çıkarılması, koter yardımıyla yakılması ya da kriyoterapiyle dondurulması, ya da krem şeklindeki çeşitli ilaçlarla "eritilmesi" yöntemlerinden biri ya da birkaçı beraberce uygulanabilir. Burada amaç görünen lezyonların tümüyle ortadan kaldırılarak kitlelerin tekrar oluşma riskinin ve bulaştırıcılığın azaltılmasıdır. Ancak ne kadar iyi uygulanırsa uygulansın hiç bir tedavi yöntemi virüsü vücuttan tam olarak uzaklaştırmada etkili değildir.
Kondilomlara bağlı ortaya çıkan estetik problemler dışında HPV'nin en önemli özelliği virüsün bazı alttiplerinin kanserojen (kanser yapıcı) özelllikler taşımasıdır. HPV'nin çok sayıda alttipi arasından kondilom yapan Tip 6 ve Tip 11 dışında çoğu alttipin kanserojen özelliği vardır. Kanserojen özelliği olan alttipler genellikle kondilom yapmadan sessiz bir şekilde vücuda girerler ve hücrelerde kanserojen etkilerini başlatırlar. Bu virüsleri taşıyan erkeklerde penis kanseri oluşma riski, kadınlarda da serviks (rahimağzı) kanseri oluşma riski artmıştır.
En sık enfeksiyon yapan alttipler kanserojen etkileri olmayan ve daha çok kitle oluşumu şeklinde belirti veren 6 ve 11 tipleri olmasına karşın HPV tanısı konmuş bir bireyde diğer alttiplerin de sessiz bir şekilde bulunma riski yüksektir. Bu yüzden bu enfeksiyonu taşıyan erkeklerin üroloji uzmanlarının tavsiyesine göre hareket etmelerini, kadınların ise yıllık pap-smear incelemesine ek olarak serviksin mikroskop altında incelenmesine olanak veren kolposkopik incelemeden de geçmelerini uygun buluyoruz.
AIDS: Acquired Immune Deficiency Syndrome kelimelerinin başharflerinden oluşturulmuş bir kelimedir. "Edinilmiş İmmun yetmezlik sendromu" adı verilen bu hastalık HIV (Human Immune Deficiency Virus) adı verilen virüsün cinsel ilişki, virüsü taşıyan kanın nakledilmesi, virüsü taşıyan bir hastanın vücut salgılarıyla temas ile (cinsel ilişki olmadan intim (cinsel içerikli) öpüşme, hastane personelinin yeterli önlem almaksızın virüsü taşıyan kişiye tıbbi bakım hizmeti vermesi gibi) vücuda giren virüsün temel hedefi bağışıklık sistemidir. Bu sistemi zayıflatarak veya etkisiz hale getirerek çeşitli fırsatçı enfeksiyonların ve belli kanser türlerinin ortaya çıkmasına neden olur. İlk temastan kanda virüsün saptanmasına kadar geçen süre 6 ay kadar uzun, ilk belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre ise 10 yıl kadar uzun olabilir.
Günümüzde AIDS hastalarının tam olarak şifaya kavuşmaları mümkün olmamakla beraber virüsün yayılmasını kısmen durduran, fırsatçı enfeksiyonların tedavisinde başarıyla uygulanan çok sayıda ilaç yardımıyla AIDS hastalarının yaşam süreleri artmaktadır. AIDS aşısı çalışmaları da hızla devam etmektedir.
Hepatit B ("B tipi sarılık"): Bu hastalık da cinsel yolla ve aileiçi yakın temasla bulaşabilen bir virüs hastalığıdır. Bir aile bireyinde enfeksiyon ya da taşıyıcılık saptandığında, başta eş olmak üzere diğer aile bireyleri de risk altındadır ve gerekli tetkikler yapıldıktan sonra aşılanmalıdır. Günümüzde bebeklere ve diğer duyarlı bireylere rutin olarak Hepatit B aşısı uygulanmaktadır. Çok yakın bir gelecekte bu uygulamalarla dünya üzerinden Hepatit B hastalığının aynen çiçek hastalığı gibi tümüyle kalkacağını varsayabiliriz.
Vajinitler: Kadında oluşan vajinit kendini kötü kokulu, kirli renkte, köpüklü, bazen peynir kesiği şeklinde olabilen akıntıyla birlikte, kaşıntı, idrar yaparken yanma, ilişkiden sonra kanama şeklinde belli eder. Vajinitlerin tek oluşma yolu cinsel ilişkiyle bulaşma değildir. Mantarlara bağlı vajinitler gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, kontrolsüz kalmış şeker hastalığı gibi etkenlere bağlı olarak oluşabilirler. Trikomonaslara bağlı vajinitler de yine hijyenik olmayan koşullardan (umumi tuvaletler, havuzlar, ortak iç çamaşırı kullanımı) bulaşabilir.
Uretrit: Uretra, yani idrar boşaltım sisteminin mesaneden sonraki kısmı, CYBH'nin erkeklerde en sık belirti verdiği organdır. Uretrit adı verilen bu tabloda idrar yapma dışındaki zamanlarda akıntı olur. Bu akıntının da en sık nedeni gonore adı verilen bakteriye bağlı gelişen belsoğukluğudur. Gonore dışında klamidyalar ve diğer bazı bakteri türleri de uretrit nedeni olabilirler. Uretrit kadında da sık görülen bir hastalık olmasına karşın, sıklıkla genital sistemin diğer kısımlarında (serviks, fallop tüpleri gibi) oluşan enfeksiyonların seyrinde yeralır ve uretradan oluşan akıntı sıklıkla vajinal akıntıyla beraber olduğundan dikkat çekmeyebilir.
Bir kişide CYBH grubunda yeralan hastalıklardan biri saptandığında, diğer bir hastalığın da beraberce bulunma olasılığı önemli derecede artar. Bu yüzden bu kişilerin aynı gruptaki diğer hastalıklar yönünden de incelemelere tabi tutulması uygun olur.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan Korunma
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), özellikle nüfusu kalabalık olan şehirlerde daha önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çok çeşitli şehirlerden ve hatta ülkelerden, çeşitli kültürlerden gelen insanların fazlaca yaşadığı yerlerde elbette kaçınılmaz olarak bu tür hastalıklar daha fazla görülür.
Korunma yollarına girmeden önce bu hastalıkların çok kısa bir özetini yapmakta fayda var:
CYBH başlığı altında toplanan hastalıklar hayatı tehdid eden hastalıklar olabileceği gibi (AIDS ve Hepatit B gibi); hayati tehlikesi olmayan ancak kalıcı hasarlar bırakabilen hastalıklar (erkekte ve kadında kısırlığa neden olan enfeksiyonlar, özellikle kadında kalıcı ağrılar ve diğer jinekolojik belirtilere yolaçan enfeksiyonlar) şeklinde; ya da enfeksiyon süresince çok çeşitli belirtilere yolaçan, kişiyi rahatsız eden ve daha sonra giderek hafifleyen seyir izleyecek şekilde olabilir (kadında vajinit ve bazı sistit türleri gibi).
CYBH'ler kadının anatomik özellikleri nedeniyle erkekten kadına daha kolay bulaşırlar. Hayatı tehdid eden enfeksiyonlar hariç, diğerleri genellikle kadınlarda daha kolay kalıcı hasar bırakırlar ve daha şiddetli belirtilere neden olurlar. CYBH'lerin önemli bir kısmı kronik seyirlidir, yani bir kez bulaştıktan sonra hiçbir belirti vermese de vücutta enfeksiyon etmeni yaşamaya devam eder. CYBH'ler arasında virüslere bağlı oluşanlar için henüz kesin etkili bir tedavi şekli geliştirilememiştir.
Tüm bu özellikleri nedeniyle CYBH'ler önemli bir sağlık sorunudur ve bu konuda bilgisi olmayanları daha kolay "vurur".
Korunma
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bireysel düzeyde korunmanın en etkili yolu hastalık riski taşıyan şüpheli kişilerle (hayat kadınları, hayat kadınlarıyla birlikte olduğu bilinen kişiler, çok sayıda partneri olan ya da olmuş kişiler) ilişkiye girmekten kaçınmaktır.
Ancak unutulmamalıdır ki bariz olarak şüpheli olmayan biriyle beraber olunduğunda da hastalık bulaşabilir. O yüzden ikinci basamak, hakkında bilgi sahibi olunmayan bir kişiyle, ne kadar "temiz" görünürse görünsün, ilişkide prezervatif kullanmaktır.
Prezervatifler arasında lateks yapılı olan ve spermisit içerenler tercih edilmelidir (spermisitlerin aynı zamanda mikroorganizmaları etkisiz hale getirebilme özellikleri de bulunmaktadır). Prezervatif bir kez kullanılmalı ve ilişki sonrası çıkartıldıktan sonra poşete koyularak atılmalı ve eller sabunlu suyla yıkanmalıdır.
Prezervatif kullanımı yıllar boyu erkeklerin tekelinde ve inisiyatifinde kalmıştır. Son yıllarda ise kadınların kullanımına uygun olarak geliştirilen prezervatifler Amerika'da ve bazı Avrupa ülkelerinde kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemize de girmiş olan bu ürünlerin çok yakında yaygın olarak kullanılacağını düşünüyorum.
Ne kadar etkili korunma olursa olsun cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından herkes risk altındadır. Bu hastalıkların çoğunda erken tanı ve tedavi hem kişinin sağlığının tekrar oluşturulması, hem de hastalığın daha çok bulaşmasının engellenmesi açısından önemlidir. Her bireyin CYBH grubunda yeralan hastalıkların genel belirtilerini bilmesi ve aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlası olduğunda çekinmeden doktora başvurması önemlidir.
Etiketler:
akar konu,
akerim,
aklımdasınız,
ali,
alinin allah haber ver,
asar,
asarız,
Bulaşan,
Cinsel Yol,
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar,
ekeriz,
eserim,
Hastalıklar,
ilim,
okulun
CİNSEL SORULAR
1. Öpüşmekle AIDS kapılır mı?
Ara sıra bununla ilgili bazı söylentiler çıkmasına rağmen, HIV virüsünün öpüşmekle hiçbir şekilde insandan insana geçmeyeceği tesbit edildi. Tükürükte virüs bulunabilir, ancak konstrasyonu o kadar düşüktür ki, risk taşımaktan uzak kalır.
Virüsün en çok bulunduğu sıvılar kan, sperm ve vajinal akıntıdır. HIV'den korunmanın en iyi yolu prezervatif kullanmaktır. Bazı uzmanlar oral seks sırasında bile prezervatif önerir. Bunun nedeni de şudur: Ağızda ufak yara ve çizikler varsa, virüs taşıyan spermin oraya girmesiyle birlikte enfeksiyon kapılabilir.
2. Vajina kokusu sevilmediği zaman ne yapılabilir?
Her kadının vajinası hafif asitli bir koku salgılar, bu son derece normaldir. Bu kokunun erkekler için başdöndürücü ve uyarıcı olduğunu ekleyelim. Tabii bu bölgenin hijyeni çok önemli. Vajinanızı her gün, isterseniz seksten önce de yıkayın. Kokusuz bir sabun kullanmanız yeterli, böylece doğal kokunuz kaybolmaz. Çünkü uzmanlar çeşitli kokulu sabunlardan ve kozmetik ürünlerden uzak durmanızı tavsiye ediyor. Çünkü bu ürünler bu bölgede yaşayan bakterilerin doğal dengesini bozup rahatsızlıklara yol açabilir.
3. Hassas bir klitorise sahip olunduğunda seks sonrası acı hissedilmesinin sebebi nedir?
Klitoris uyarıldığı zaman kabarır ve yükselir. Tekrar eski haline dönmesi ve alçalması yarım saat kadar sürebilir. Orgazm sonrası dokunmaya karşı hassas olması normaldir. Çünkü bu sırada açık pozisyondadır.
Eğer ilişkinin üzerinden saatler geçtikten sonra bile acı varsa, bunun sebebi partnerinizin tekniği olabilir. Sert davranıyor olması ya da sizin aşırı derecede alkollü olmanız (alkol bu bölgenin uyuşmasını sağlar), acı hissetmenize yol açabilir.
4. Prezervatif ağızla takılabilir mi?
Bunu yapabilmek için biraz deneyimden başka bir şeye ihtiyacınız yok!
Acemiler için işte öneriler: Sprem öldürücü içermeyen bir prezervatif seçmelisiniz. Çünkü sprem öldürücü maddelerin tadı kötü gelebilir. Kayganlaştırıcı kremler içeren veya çeşitli tadları olanları seçebilirsiniz. Prezervatifi baş tarafı içerde kalacak şekilde dişlerinizin arasına alın. Çok sıkı tutmamaya özen gösterin. Yoksa dişleriniz onu patlatabilir. Partnerizin cinsel organına yerleştirdikten sonra prezervatifi dudaklarınıza yuvarlayın ve takın. Dudaklarınız yerine dilinizi de kullanabilirsiniz.
Daha geleneksel takılanlar için elle takma yöntemini hatırlatmakta fayda var. Paketi yavaşça açınki prezervatif zarar görmesin. Prezervatifin başındaki havayı sıkarak dışarı atın ve prezervatifi takarak yuvarlamaya başlayın. İçindeki spermleri akıtmaması için ilişki biter bitmez prezervatifi çıkartın.
5. Orgazmı kolaylaştıran nefes tekniği nedir?
Orgazma yaklaşırken nefes hızlanır ve sanki göğsün alt tarafıyla soluk alınıyormuş gibi olur. Orgazmı çok daha şiddetli yaşamak için yapmanız gereken derin nefes almak. Özellikle nefesinizi diyaframdan almak size daha çok yardımcı olacaktır.
6. Fazla seks vajinayı gevşetir mi?
Sözkonusu bile değil. Tam tersi, düzenli seks vajinanın girişindeki kasları kuvvetlendirir. Bu kasların ve dolayısıyla vajinanın gevşemesine neden olan tek şey doğum ve yaşlanmadır. Bu kasların fonksiyonunu ayakta tutmak için seks dışında da egzersiz yapabilirsiniz. Örneğin tuvelete gittiğinizde kasılın ve idrarınızı durdurun. Sonra gevşeyin. Bu egzersizi birkaç tekrarlayın.
7. Bir vajina çok fazla küçük olabilir mi?
Çok küçük vajinaya pek rastlanmaz. Eğer erkek cinsel organının vajinaya girmesi sırasında sorun yaşıyorsanız, bu vajinadan dolayı değil, vajinanın girişini bloke eden ve "himen" denilen bir deri parçasından dolayıdır.
Teorik olarak vajina, içine en büyük penisi alabilecek kadar büyüktür. Ancak korku, depresif durumlar ve sinirsel dönemler vajinayı küçültebilir. Vajinanızın küçüklüğünden şikayetçiyseniz genişletme tekniklerini deneyin. Vajinaya tek tek işaret ve orta parmağınızı sokup aralarında yarım veya bir santim ara bırakmaya çalışın. Bunu yapabiliyorsanız, açıklığınız normal demektir. Ağrı duysanız bile, cinsel ilişki sırasında vajinanız ıslak olacağından bu ağrıyı hissetmeyeceksiniz. Eğer yukarıdaki egzersiz acı vericiyse vajinaya krem sürüp sıcak suya girip öyle deneyin.
8. Fazla masturbasyon zararlı mı?
Bir defada çok fazla masturbasyon yaparsanız, klitorisiniz tahriş olup orgazmı imkansız hale getirebilir. Bu durum çok uzun sürmez, masturbasyona biraz arar verirseniz her şey normale dönebilir.
9. Korunmadan ilişkiye girildiğinde hamile kalınmasını önleyecek bir şey var mı?
Korunmadan seks yaptıktan sonra oluşabilecek bir hamilelikten korunmak için 2 metod var, ama ikisinin de başarısı regl döneminizle ilgili. İlk metod, seksten sonra ilk 72 saat içerisinde alınması gereken bir hapla ilgili. Eğer onu almak için geç kaldıysanız yapmanız gereken tek şey, ilk beş gün içinde doktora başvurup diğer doğum konrol yöntemini size uygulamasını istemeniz.
Şunu hatırlatmadan geçmeyelim: İlk kez korunmasız seks yaptığınız zaman hamile kalma riskiniz yüzde 20'den fazla değildir. Çünkü organlarınız bu değişikliğe bakmayıp ilk önce yumurtanın oluşmasını engelleme eğilimindedir. Ama tabii ilk ilişkide, hatta regl döneminde bile hamile kalanları unutmamak gerekiyor.
10. Oral seks sırasında sperm yutulmasının sakıncaları var mı?
Tıpkı besinler gibi sperm de mideye gidip daha sonra vücuttan atılır. Yoksa spermler vücuda girdikten sonra başka organlara gitmez, sindirim sistemine girip sonra da dışarı atılır. Ama yutulan spermle cinsel yolla bulaşan çeşitli hastalıkları ya da HIV virüsünü kapma olasılığınız çok yüksek!
11. Venüs tepesi nerede?
Kadınların kasık kemiği üzerinde ufak ve tepeye benzeyen bir yağ birikintisi vardır. İşte buna "Venüs Tepesi" denir. Çıplak bir şekilde aynanın önünde dururken bu yeri bacaklarınızın arasında kolayca farkedebilirsiniz. Bazı kadınların, partnerleri tarafından Venüs tepesinden tutulurken bile orgazma ulaştıkları biliniyor.
12. Cinsel ilişki sırasında bir şey hissetmiyorsanız...
Erkek arkadaşınızla seks yaptığınız zaman içinize girdiğini hissediyor ama ondan sonra hiçbir şey hissetmiyorsanız, ne yapmalısınız?... Eğer partnerinizin cinsel organı normalden küçük değilse ve başka biriyle aynı sorunu yaşamadıysanız, sorun partnerinizin içeri girdiğinde ereksiyonunu koruyamamasından kaynaklanmış olabilir. Eğer içeri girdiğinde kısmen ereksiyon oluyorsa, daha iyi hissetmeniz için gerekli sürtünmeyi gerçekleştiremiyor demektir.
13. Bir erkeği ereksiyon halinde tutmak için ne yapmalı?
Sıkma tekniği uygulanabilir. Tam boşalmadan önce erkeğin cinsel organının başını başparmak ve ilk iki parmağınızla kavrayıp sıkın. Başparmağınız cinsel organın göbeğe bakan tarafında olmalı, diğer iki parmak dış tarafında olmalı. Penis sıkma tekniği hem size sevişmek için süre verir hem de partnerinizin kendini kontrol altında hissetmesini sağlarsınız.
14. Bir vajina fazla ıslak olabilir mi?
Bazı kadınlar vajinalarının fazla ıslak olduklarından şikayetçi olurlar. Ancak bu tür olaylara çok nadir rastlanır. Vajinanın ıslaklığıyla ilgili ortaya atılan bir teori var, o da şöyle: "Islaklığın nedeni kişiden kişiye değişebilir. Belli bir cinsel hayata alışık olan bir kadının yeni bir partner bulmasıyla birlikte hayatı tamamen değişebilir. Onun yanında olmak bile ıslaklığa neden olabilir. Bu son derece normaldir."
15. "Frijit" tam olarak ne demek?
Cinsel isteksizlikle eş anlamlı bir kelime. Genelde partneri kadar sık seks istemeyen kadınlara "frijit" yaftası yapıştırıldığını da unutmayın tabii... "Frijit"liğin fizyolojik ya da duygusal birçok nedeni olabilir. Orgazma ulaşma güçlüğü çeken kadınlar için şunları söylemek gerekiyor. Ne olursa olsun rahatlamaya çalışmalılar veya daha uzun bir önsevişme yaşamalılar. Ya da bazen değişik yollarla uyarılmak gerekiyor. Genelde partneri kadar sık seks istemeyen kadınlara "frijit" yaftası yapıştırıldığını da unutmayın tabii...
16. Eşimin birden fazla orgazm olmasını sağlayabilir miyim?
Cinsel ilişki sırasında kadınların birden fazla orgazma ulaşabilecekleri yolundaki açıklamalar, kadınlar kadar erkekleri de heyecanlandırıyor. Kadınlar kendi hislerini bildikleri ve neyle mutlu olduklarının farkında oldukları için bu konuyu daha rahat aşabiliyorlar. Oysa erkekler eşlerinin mutlaka birden daha fazla orgazm yaşaması gerektiğini düşünerek tedirginliğe kapılabiliyorlar. Hatta bunu kendi suçları olarak düşünüyorlar. Ancak bu, neredeyse tüm kadınlar için çok zor...
17. Kadınlar da boşalır mı?
Fazla sayıda olmamakla birlikte bazı kadınlar da orgazm sırasında boşalırlar. Açık renkli, meniye benzeyen ama içinde sperm bulunmayan bir sıvıdır bu. Çok ender olmamakla birlikte normal bir olaydır.
18. Bir erkeğin penisi maksimum ölçüsüne ne zaman ulaşır?
Genellikle 17 yaşında. Ayrıca bu yaşta seks gücü, enerjisi ve isteği de zirvededir. Ancak yine de erkeklerin kadınları sekste en iyi tatmin ettikleri yaşlar 26-32 arası. Erkeklerin seks güçleri 17 yaşında olduğundan daha azdır ama bu konudaki tecrübe ve bilgileri daha fazladır.
19. Klitoris ve penisin dokusu aynı mıdır?
Evet. Anne karnındaki gelişmelerinin ilk 4 haftasında, bütün cinsel organlar ceninin jenital bölgesindeki küçük bir kabarıklık halindedir. Ancak bundan sonra gelişirler ve kadın ya da erkeke cinsel organı şeklini alır. Dolayısıyla klitoris aslında penisin küçük bir modelidir ve onunla aynı duyarlı dokuya sahiptir.
20. Kadının tatmin olması için penisin uzunluğu mu yoksa kalınlığı mı daha önemli?
Kesinlikle kalınlığı. Vajina girişi, zevk almayı sağlayan sinir uçlarıyla kaplıdır ve penis ne kadar kalın olursa bu bölgede o kadar çok uyarım olur. Orgazm sırasında kasılan kaslar da vajina girişinde ve çok duyarlıdır. Kısacası penis çok uzun olmasa da kalınlığı çok önemlidir.
21. Seks kalbi nasıl etkiler?
Sevişmek kan basıncını yükseltir ve kalp atışlarını normalin iki katı hıza çıkarır. Yani seks, spor yapmak, yürümek, koşmak gibidir. Düzenli olarak spor yapmak kalbi nasıl güçlendiriyorsa seks de aynı şekilde güçlendirir. Ancak ileri yaşlarda kalp, bu kadar hareketi kaldıramayabilir.
22. Mastürbasyon yapan bir insanın daha sonra kendini suçlu hissetmesi normal midir?
Evet. Araştırmalar, kendilerini tatmin edenlerin yarısının sonradan suçluluk hissine kapıldıklarını ortaya koyuyor. Oysa uzmanlar mastürbasyon yapmanın çok sağlıklı bir insan davranışı olduğu konusunda hemfikirler. Bu şekilde bir başkasıyla sevişmenin de öğrenildiği ve kişinin cinsiyeti ne olursa olsun bedenini tanıması ve sevmesi gerektiği ileri sürülüyor. Ayrıca mastürbasyon yapan kadınların yapmayanlara göre orgazm olmaya daha yatkın oldukları da söyleniyor.
23. Erkekler boşaldıkları zaman niçin bazen çok, bazen az meni gelir?
Öncelikle rahatlayın, bunun aldıkları zevkle hiçbir ilgisi yok. Yani sevişmeden çok fazla zevk alan bir erkek çok az boşalabilir. Bu tamamen, en son boşaldığı anın üzerinden geçiş zamanla ilgilidir. Aradan ne kadar çok zaman geçmişse patlama da o kadar büyük olur.
24. Erkek orgazmı geciktirmek için seks sırasında başka şey düşünür mü?
Kesinlikle doğru!! Erkek, partnerinin orgazm olmasını beklerken kendi boşalmasını geciktirmek için duygularını yavaşlatır. Bu nedenle tamamen ilgisiz şeyler düşünmeye başlar. Bu yöntem tüm erkeklerin uyguladığı bir geciktirme şeklidir. Ancak uzmanlar bunun, beynin ve bedenin ayrılmasına neden olduğu için erkeği yorduğunu söylüyorlar. Erkek seksten uzaklaşmak yerine gevşemeyi denemeli, kısa aralar vererek bedenin aşırı yorgun düşmesini engelemeli.
25. Sevişme bittikten sonra erkek, kadından daha az duygusal mı olur?
İşte her kadının hayatında mutlaka bir kez yataktayken aklından geçen cümle! 'Ay ne duygusuz adam, döndü sırtını nasıl da yatıyor' diye iç geçirenler ve bunun nedenini bir türlü çözemeyenlere işte bir uzman yanıtı: Çünkü erkek sevişirken kadından daha çok fiziksel enerji harcar ve orgazmı da çok yoğun ve şiddetli olarak yaşar. Bu nedenle dinlenmesi için zamana ihtiyacı vardır. Bu yüzden seks bitince ya hemen uyur ya da duygusuzlaşıp Tv karşısına geçer.
Ara sıra bununla ilgili bazı söylentiler çıkmasına rağmen, HIV virüsünün öpüşmekle hiçbir şekilde insandan insana geçmeyeceği tesbit edildi. Tükürükte virüs bulunabilir, ancak konstrasyonu o kadar düşüktür ki, risk taşımaktan uzak kalır.
Virüsün en çok bulunduğu sıvılar kan, sperm ve vajinal akıntıdır. HIV'den korunmanın en iyi yolu prezervatif kullanmaktır. Bazı uzmanlar oral seks sırasında bile prezervatif önerir. Bunun nedeni de şudur: Ağızda ufak yara ve çizikler varsa, virüs taşıyan spermin oraya girmesiyle birlikte enfeksiyon kapılabilir.
2. Vajina kokusu sevilmediği zaman ne yapılabilir?
Her kadının vajinası hafif asitli bir koku salgılar, bu son derece normaldir. Bu kokunun erkekler için başdöndürücü ve uyarıcı olduğunu ekleyelim. Tabii bu bölgenin hijyeni çok önemli. Vajinanızı her gün, isterseniz seksten önce de yıkayın. Kokusuz bir sabun kullanmanız yeterli, böylece doğal kokunuz kaybolmaz. Çünkü uzmanlar çeşitli kokulu sabunlardan ve kozmetik ürünlerden uzak durmanızı tavsiye ediyor. Çünkü bu ürünler bu bölgede yaşayan bakterilerin doğal dengesini bozup rahatsızlıklara yol açabilir.
3. Hassas bir klitorise sahip olunduğunda seks sonrası acı hissedilmesinin sebebi nedir?
Klitoris uyarıldığı zaman kabarır ve yükselir. Tekrar eski haline dönmesi ve alçalması yarım saat kadar sürebilir. Orgazm sonrası dokunmaya karşı hassas olması normaldir. Çünkü bu sırada açık pozisyondadır.
Eğer ilişkinin üzerinden saatler geçtikten sonra bile acı varsa, bunun sebebi partnerinizin tekniği olabilir. Sert davranıyor olması ya da sizin aşırı derecede alkollü olmanız (alkol bu bölgenin uyuşmasını sağlar), acı hissetmenize yol açabilir.
4. Prezervatif ağızla takılabilir mi?
Bunu yapabilmek için biraz deneyimden başka bir şeye ihtiyacınız yok!
Acemiler için işte öneriler: Sprem öldürücü içermeyen bir prezervatif seçmelisiniz. Çünkü sprem öldürücü maddelerin tadı kötü gelebilir. Kayganlaştırıcı kremler içeren veya çeşitli tadları olanları seçebilirsiniz. Prezervatifi baş tarafı içerde kalacak şekilde dişlerinizin arasına alın. Çok sıkı tutmamaya özen gösterin. Yoksa dişleriniz onu patlatabilir. Partnerizin cinsel organına yerleştirdikten sonra prezervatifi dudaklarınıza yuvarlayın ve takın. Dudaklarınız yerine dilinizi de kullanabilirsiniz.
Daha geleneksel takılanlar için elle takma yöntemini hatırlatmakta fayda var. Paketi yavaşça açınki prezervatif zarar görmesin. Prezervatifin başındaki havayı sıkarak dışarı atın ve prezervatifi takarak yuvarlamaya başlayın. İçindeki spermleri akıtmaması için ilişki biter bitmez prezervatifi çıkartın.
5. Orgazmı kolaylaştıran nefes tekniği nedir?
Orgazma yaklaşırken nefes hızlanır ve sanki göğsün alt tarafıyla soluk alınıyormuş gibi olur. Orgazmı çok daha şiddetli yaşamak için yapmanız gereken derin nefes almak. Özellikle nefesinizi diyaframdan almak size daha çok yardımcı olacaktır.
6. Fazla seks vajinayı gevşetir mi?
Sözkonusu bile değil. Tam tersi, düzenli seks vajinanın girişindeki kasları kuvvetlendirir. Bu kasların ve dolayısıyla vajinanın gevşemesine neden olan tek şey doğum ve yaşlanmadır. Bu kasların fonksiyonunu ayakta tutmak için seks dışında da egzersiz yapabilirsiniz. Örneğin tuvelete gittiğinizde kasılın ve idrarınızı durdurun. Sonra gevşeyin. Bu egzersizi birkaç tekrarlayın.
7. Bir vajina çok fazla küçük olabilir mi?
Çok küçük vajinaya pek rastlanmaz. Eğer erkek cinsel organının vajinaya girmesi sırasında sorun yaşıyorsanız, bu vajinadan dolayı değil, vajinanın girişini bloke eden ve "himen" denilen bir deri parçasından dolayıdır.
Teorik olarak vajina, içine en büyük penisi alabilecek kadar büyüktür. Ancak korku, depresif durumlar ve sinirsel dönemler vajinayı küçültebilir. Vajinanızın küçüklüğünden şikayetçiyseniz genişletme tekniklerini deneyin. Vajinaya tek tek işaret ve orta parmağınızı sokup aralarında yarım veya bir santim ara bırakmaya çalışın. Bunu yapabiliyorsanız, açıklığınız normal demektir. Ağrı duysanız bile, cinsel ilişki sırasında vajinanız ıslak olacağından bu ağrıyı hissetmeyeceksiniz. Eğer yukarıdaki egzersiz acı vericiyse vajinaya krem sürüp sıcak suya girip öyle deneyin.
8. Fazla masturbasyon zararlı mı?
Bir defada çok fazla masturbasyon yaparsanız, klitorisiniz tahriş olup orgazmı imkansız hale getirebilir. Bu durum çok uzun sürmez, masturbasyona biraz arar verirseniz her şey normale dönebilir.
9. Korunmadan ilişkiye girildiğinde hamile kalınmasını önleyecek bir şey var mı?
Korunmadan seks yaptıktan sonra oluşabilecek bir hamilelikten korunmak için 2 metod var, ama ikisinin de başarısı regl döneminizle ilgili. İlk metod, seksten sonra ilk 72 saat içerisinde alınması gereken bir hapla ilgili. Eğer onu almak için geç kaldıysanız yapmanız gereken tek şey, ilk beş gün içinde doktora başvurup diğer doğum konrol yöntemini size uygulamasını istemeniz.
Şunu hatırlatmadan geçmeyelim: İlk kez korunmasız seks yaptığınız zaman hamile kalma riskiniz yüzde 20'den fazla değildir. Çünkü organlarınız bu değişikliğe bakmayıp ilk önce yumurtanın oluşmasını engelleme eğilimindedir. Ama tabii ilk ilişkide, hatta regl döneminde bile hamile kalanları unutmamak gerekiyor.
10. Oral seks sırasında sperm yutulmasının sakıncaları var mı?
Tıpkı besinler gibi sperm de mideye gidip daha sonra vücuttan atılır. Yoksa spermler vücuda girdikten sonra başka organlara gitmez, sindirim sistemine girip sonra da dışarı atılır. Ama yutulan spermle cinsel yolla bulaşan çeşitli hastalıkları ya da HIV virüsünü kapma olasılığınız çok yüksek!
11. Venüs tepesi nerede?
Kadınların kasık kemiği üzerinde ufak ve tepeye benzeyen bir yağ birikintisi vardır. İşte buna "Venüs Tepesi" denir. Çıplak bir şekilde aynanın önünde dururken bu yeri bacaklarınızın arasında kolayca farkedebilirsiniz. Bazı kadınların, partnerleri tarafından Venüs tepesinden tutulurken bile orgazma ulaştıkları biliniyor.
12. Cinsel ilişki sırasında bir şey hissetmiyorsanız...
Erkek arkadaşınızla seks yaptığınız zaman içinize girdiğini hissediyor ama ondan sonra hiçbir şey hissetmiyorsanız, ne yapmalısınız?... Eğer partnerinizin cinsel organı normalden küçük değilse ve başka biriyle aynı sorunu yaşamadıysanız, sorun partnerinizin içeri girdiğinde ereksiyonunu koruyamamasından kaynaklanmış olabilir. Eğer içeri girdiğinde kısmen ereksiyon oluyorsa, daha iyi hissetmeniz için gerekli sürtünmeyi gerçekleştiremiyor demektir.
13. Bir erkeği ereksiyon halinde tutmak için ne yapmalı?
Sıkma tekniği uygulanabilir. Tam boşalmadan önce erkeğin cinsel organının başını başparmak ve ilk iki parmağınızla kavrayıp sıkın. Başparmağınız cinsel organın göbeğe bakan tarafında olmalı, diğer iki parmak dış tarafında olmalı. Penis sıkma tekniği hem size sevişmek için süre verir hem de partnerinizin kendini kontrol altında hissetmesini sağlarsınız.
14. Bir vajina fazla ıslak olabilir mi?
Bazı kadınlar vajinalarının fazla ıslak olduklarından şikayetçi olurlar. Ancak bu tür olaylara çok nadir rastlanır. Vajinanın ıslaklığıyla ilgili ortaya atılan bir teori var, o da şöyle: "Islaklığın nedeni kişiden kişiye değişebilir. Belli bir cinsel hayata alışık olan bir kadının yeni bir partner bulmasıyla birlikte hayatı tamamen değişebilir. Onun yanında olmak bile ıslaklığa neden olabilir. Bu son derece normaldir."
15. "Frijit" tam olarak ne demek?
Cinsel isteksizlikle eş anlamlı bir kelime. Genelde partneri kadar sık seks istemeyen kadınlara "frijit" yaftası yapıştırıldığını da unutmayın tabii... "Frijit"liğin fizyolojik ya da duygusal birçok nedeni olabilir. Orgazma ulaşma güçlüğü çeken kadınlar için şunları söylemek gerekiyor. Ne olursa olsun rahatlamaya çalışmalılar veya daha uzun bir önsevişme yaşamalılar. Ya da bazen değişik yollarla uyarılmak gerekiyor. Genelde partneri kadar sık seks istemeyen kadınlara "frijit" yaftası yapıştırıldığını da unutmayın tabii...
16. Eşimin birden fazla orgazm olmasını sağlayabilir miyim?
Cinsel ilişki sırasında kadınların birden fazla orgazma ulaşabilecekleri yolundaki açıklamalar, kadınlar kadar erkekleri de heyecanlandırıyor. Kadınlar kendi hislerini bildikleri ve neyle mutlu olduklarının farkında oldukları için bu konuyu daha rahat aşabiliyorlar. Oysa erkekler eşlerinin mutlaka birden daha fazla orgazm yaşaması gerektiğini düşünerek tedirginliğe kapılabiliyorlar. Hatta bunu kendi suçları olarak düşünüyorlar. Ancak bu, neredeyse tüm kadınlar için çok zor...
17. Kadınlar da boşalır mı?
Fazla sayıda olmamakla birlikte bazı kadınlar da orgazm sırasında boşalırlar. Açık renkli, meniye benzeyen ama içinde sperm bulunmayan bir sıvıdır bu. Çok ender olmamakla birlikte normal bir olaydır.
18. Bir erkeğin penisi maksimum ölçüsüne ne zaman ulaşır?
Genellikle 17 yaşında. Ayrıca bu yaşta seks gücü, enerjisi ve isteği de zirvededir. Ancak yine de erkeklerin kadınları sekste en iyi tatmin ettikleri yaşlar 26-32 arası. Erkeklerin seks güçleri 17 yaşında olduğundan daha azdır ama bu konudaki tecrübe ve bilgileri daha fazladır.
19. Klitoris ve penisin dokusu aynı mıdır?
Evet. Anne karnındaki gelişmelerinin ilk 4 haftasında, bütün cinsel organlar ceninin jenital bölgesindeki küçük bir kabarıklık halindedir. Ancak bundan sonra gelişirler ve kadın ya da erkeke cinsel organı şeklini alır. Dolayısıyla klitoris aslında penisin küçük bir modelidir ve onunla aynı duyarlı dokuya sahiptir.
20. Kadının tatmin olması için penisin uzunluğu mu yoksa kalınlığı mı daha önemli?
Kesinlikle kalınlığı. Vajina girişi, zevk almayı sağlayan sinir uçlarıyla kaplıdır ve penis ne kadar kalın olursa bu bölgede o kadar çok uyarım olur. Orgazm sırasında kasılan kaslar da vajina girişinde ve çok duyarlıdır. Kısacası penis çok uzun olmasa da kalınlığı çok önemlidir.
21. Seks kalbi nasıl etkiler?
Sevişmek kan basıncını yükseltir ve kalp atışlarını normalin iki katı hıza çıkarır. Yani seks, spor yapmak, yürümek, koşmak gibidir. Düzenli olarak spor yapmak kalbi nasıl güçlendiriyorsa seks de aynı şekilde güçlendirir. Ancak ileri yaşlarda kalp, bu kadar hareketi kaldıramayabilir.
22. Mastürbasyon yapan bir insanın daha sonra kendini suçlu hissetmesi normal midir?
Evet. Araştırmalar, kendilerini tatmin edenlerin yarısının sonradan suçluluk hissine kapıldıklarını ortaya koyuyor. Oysa uzmanlar mastürbasyon yapmanın çok sağlıklı bir insan davranışı olduğu konusunda hemfikirler. Bu şekilde bir başkasıyla sevişmenin de öğrenildiği ve kişinin cinsiyeti ne olursa olsun bedenini tanıması ve sevmesi gerektiği ileri sürülüyor. Ayrıca mastürbasyon yapan kadınların yapmayanlara göre orgazm olmaya daha yatkın oldukları da söyleniyor.
23. Erkekler boşaldıkları zaman niçin bazen çok, bazen az meni gelir?
Öncelikle rahatlayın, bunun aldıkları zevkle hiçbir ilgisi yok. Yani sevişmeden çok fazla zevk alan bir erkek çok az boşalabilir. Bu tamamen, en son boşaldığı anın üzerinden geçiş zamanla ilgilidir. Aradan ne kadar çok zaman geçmişse patlama da o kadar büyük olur.
24. Erkek orgazmı geciktirmek için seks sırasında başka şey düşünür mü?
Kesinlikle doğru!! Erkek, partnerinin orgazm olmasını beklerken kendi boşalmasını geciktirmek için duygularını yavaşlatır. Bu nedenle tamamen ilgisiz şeyler düşünmeye başlar. Bu yöntem tüm erkeklerin uyguladığı bir geciktirme şeklidir. Ancak uzmanlar bunun, beynin ve bedenin ayrılmasına neden olduğu için erkeği yorduğunu söylüyorlar. Erkek seksten uzaklaşmak yerine gevşemeyi denemeli, kısa aralar vererek bedenin aşırı yorgun düşmesini engelemeli.
25. Sevişme bittikten sonra erkek, kadından daha az duygusal mı olur?
İşte her kadının hayatında mutlaka bir kez yataktayken aklından geçen cümle! 'Ay ne duygusuz adam, döndü sırtını nasıl da yatıyor' diye iç geçirenler ve bunun nedenini bir türlü çözemeyenlere işte bir uzman yanıtı: Çünkü erkek sevişirken kadından daha çok fiziksel enerji harcar ve orgazmı da çok yoğun ve şiddetli olarak yaşar. Bu nedenle dinlenmesi için zamana ihtiyacı vardır. Bu yüzden seks bitince ya hemen uyur ya da duygusuzlaşıp Tv karşısına geçer.
Etiketler:
akalın,
akarım,
asarım,
buyuruyoruz,
CİNSEL SORULAR,
e ticaret,
eserim,
iş üryan,
mal gibi yar ak,
oku,
öp,
sert allah,
şaka,
vakinasınız
AFRODİZYAKLAR
Eşinizin ya da sevgilinizin "performansı" giderek düşmeye mi başladı? Meraklanmayın ve hemen moralinizi bozmayın. Ve sakın ne olduğu belli olmayan "cinsel iştah açtırıcı ilaçlara" saldırmayın! Çünkü böyle bir sorunun en "temiz" yöntemi tabii ki doğal ilaçlar! İşte size her birinin ayrı ayrı marifeti olan "doğal seks ilaçları"! Afiyet olsun...
Nane:
Cinsel isteği çok artırır. Erkekte psikolojik iktidarsızlığı giderir.
Kuşdili:
Tüm salgı bezlerini dengeli bir şekilde çalıştırır. Erkeklerde iktidarsızlığı giderir.
Kekik:
Vücudun savunma gücünü ve erkekte cinsel arzuyu artırır.
Tarçın:
Cinsel isteği artırır.
Zencefil:
Tüm vücudu uyararak bedenin ve zihnin çalışma gücünü artırır. Erkekte cinsel gücü artırır.
Maydanoz:
Bedenin yorgunluk ve ruhi bunalımını giderir.
Kişniş:
Erkeklerde cinsel arzuyu artırır. Günde bir kahve kaşığı kullanılır. Sinir sistemine de çok yararlıdır.
Kırmızı Biber:
Cinsel isteği artırır. Ancak damar sertliği, üre ve tansiyonu olanlar yememelidir.
Vanilya:
Çeşitli sebeblerle erkeklerde görülen cinsel iktidarsızlığı giderir ve onlara cinsel güç kazandırır.
Sivribiber:
Bol miktarda C, P, K vitamini içerir. Erkeklerde cinsel isteği artırır.
Hardal:
Cinsel arzuyu artırmanın yanı sıra sinirleri kuvvetlendirir. Midesi hassas olanlar karaciğer, damar sertliği ve tansiyonu olanlar kullanmamalıdır.
Kereviz:
Çeşitli iç salgı bezlerine tesir eder ve onların faaliyetlerini artırır. Bu yüzden erkeklerde cinsel faaliyeti artırır.
Ayçiçeği:
Bol protein ihtiva eder, içeriğinde fazla miktarda E vitamini vardır. İktidarsızlığa engel olur. Kalp ve sinir hastalıklarını önler. Cinsel arzuyu artırır.
Greyfurt:
Vücuda gençlik ve dinçlik verir. Aynı şekilde cinsel yaşama da etkisi olur.
Çam fıstığı:
Bol E vitamini vardır. Cinsel tükenme ve buna bağlı olarak ruhi çöküntü ve kalp rahatsızlıklarını geçirir.
Antep fıstığı:
Protein ve E vitamini içerir. Cinsel arzuyu artırır.
Nane:
Cinsel isteği çok artırır. Erkekte psikolojik iktidarsızlığı giderir.
Kuşdili:
Tüm salgı bezlerini dengeli bir şekilde çalıştırır. Erkeklerde iktidarsızlığı giderir.
Kekik:
Vücudun savunma gücünü ve erkekte cinsel arzuyu artırır.
Tarçın:
Cinsel isteği artırır.
Zencefil:
Tüm vücudu uyararak bedenin ve zihnin çalışma gücünü artırır. Erkekte cinsel gücü artırır.
Maydanoz:
Bedenin yorgunluk ve ruhi bunalımını giderir.
Kişniş:
Erkeklerde cinsel arzuyu artırır. Günde bir kahve kaşığı kullanılır. Sinir sistemine de çok yararlıdır.
Kırmızı Biber:
Cinsel isteği artırır. Ancak damar sertliği, üre ve tansiyonu olanlar yememelidir.
Vanilya:
Çeşitli sebeblerle erkeklerde görülen cinsel iktidarsızlığı giderir ve onlara cinsel güç kazandırır.
Sivribiber:
Bol miktarda C, P, K vitamini içerir. Erkeklerde cinsel isteği artırır.
Hardal:
Cinsel arzuyu artırmanın yanı sıra sinirleri kuvvetlendirir. Midesi hassas olanlar karaciğer, damar sertliği ve tansiyonu olanlar kullanmamalıdır.
Kereviz:
Çeşitli iç salgı bezlerine tesir eder ve onların faaliyetlerini artırır. Bu yüzden erkeklerde cinsel faaliyeti artırır.
Ayçiçeği:
Bol protein ihtiva eder, içeriğinde fazla miktarda E vitamini vardır. İktidarsızlığa engel olur. Kalp ve sinir hastalıklarını önler. Cinsel arzuyu artırır.
Greyfurt:
Vücuda gençlik ve dinçlik verir. Aynı şekilde cinsel yaşama da etkisi olur.
Çam fıstığı:
Bol E vitamini vardır. Cinsel tükenme ve buna bağlı olarak ruhi çöküntü ve kalp rahatsızlıklarını geçirir.
Antep fıstığı:
Protein ve E vitamini içerir. Cinsel arzuyu artırır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)